Politikaya Taşınan Zarafet Öznur Özkaya
21 Nisan 2014
Cepleri ölü kuş sesleriyle dolu / Bir bayram günü. (s. 14) yaşanıyorken ülkemizde, yangında yitirdiği defterini arayan, yüzünü içindeki çığlıkla yıkayan bir kadın şiir yazıyor yana yakıla. Nehirlere sığmıyor yalnızlığı, çiçek bozuğu bir baharda kelebeklere şarkılar söylüyor, akrebe gerili yelkovanı kovalıyor. Bir kalemin yolunu kestiler dün / kırlangıçların evcilik oynadığı saatlerde. / Kenarlarından kedi merdivenleri sarkıttığım / çocuk ayakkabılarım yaşlandı. / Gençliği tattı / çocukluğu aklına geldiğinde / tanıdık bir fırtına onu da aldı. (s. 66) diyerek hesap soruyor.
Nehirler Boyu Yalnızlık adında bir şiir / jazz mini albüme müzisyen Robert İkiz ile imza atan, pek çok sosyal projede yer alan, politikaya zarafeti taşıyan, CHPnin Brükseldeki AB temsilcisi Kader Sevinç; geçtiğimiz ay ilk şiir kitabıyla okurları selamladı. Alıştığımız politikacı tipinden uzak kimliğiyle dikkatleri çeken K. Sevinçin şiirden Yayıncılıktan çıkan ve gelirini ÖYDDye bağışladığı Kırk ülke adlı kitabında şiirlerinin yanı sıra şiir üzerine söyleşileri de yer alıyor.
Gözlerim kanımdan kordu. / Atsı göçebenin biriyim ben / Ne gün doğar üzerime ne gece. dizeleriyle Castro ve Bana yakın dünyaya uzak / bir tören arifesindeyim. diyerek Ağıt yakan Mandela; şiir yazan dünya siyasetçilerine örnek teşkil eder. Bizim memlekette ressamlıklarıyla ünlü askerler, besteleriyle nam salan doktorlar olsa da, politikacı şairlere pek rastlanmadı. Siyasetteki 43. Yılında Romantik hayallerimiz vardı. Küçük bir kasabada, küçük bir evimiz olacaktı. Rahşan resim yapacaktı, ben şiir yazacaktım. diyen B. Ecevit elbette istisna.
Kader Sevinç; bir söyleşisinde İktidar sahipleri şiiri nadiren severler. Demokrasi kültürünü içselleştirememiş olanlar, birçok başka alanda başarıyla yaptıkları gibi şiiri sömürgeleştirmeye sıkça çalışmıştır ve bunu sürdürmektedir. Oysa şairin yurdu dilidir ve şiir boyun eğmez bir ülkedir. Demokrasi tökezledikçe şiir de örseleniyor. Özellikle Türkiyedeki gibi şiirin sistemli bir yok sayılma şiddeti yaşadığı ülkelerde bu örselenme daha da derinleşiyor. Oysa şiirini yitiren bir ülke sesini yitirir. derken politikacı şairlere neden rastlamadığımızı açıklayıp, şiirle demokrasi arasındaki onurlu bağı vurguluyor.
Ağlamakla gülmek arasında gidip gelen, önemsememenin mutluluğuyla TVdeki dizileri izlerken çekirdek çitleyen, cebindeki beş kuruş parayla ne tüketeceğini bilemeyen ortalama 20 milyon Stockholm sendromlu vatandaşımızın yaşadığına inandığımız, her gün yeni bir skandalla uyandığımız, LSDden daha ağır kafalar taşıdığımız günümüz Türkiyesinde, zihinsel şemalarımız parçalanıyor, adaletin temiz olduğuna dair inancımız sarsılıyor, çocuklarımızın geleceğiyle ilgili umutsuzluğumuz artıyor. Alkol, sigara, depresyon ilacı, oksijen tüpü alımına paramızın dayanmayacağı günün geleceğinden kuşkulandığım için politikaya taşınan bu zarafeti, Kader Sevinçin şiirlerini mutlaka tanıyın, diyorum!
*Kırık ülke, Kader Sevinç, şiirden Yayıncılık, Mart 2014.
ÖZNUR ÖZKAYA
Comments