Üç kez bulunduğu, bu son iki seyahatinde de konakladığı, kendisine armağan edilen Trabzon Atatürk Köşkü benim için çok özel bir yerdir.
Henüz 18 yaşıma yeni girmiştim. Şiir kitabımın tanıtımı için davet edildiğim kentlerden biri de Trabzon'du.
Bense ne şiir kitabını, ne başka birşeyi düşünmekteydim.
Bana evsahipliği yapan yöneticilere ilk sorduğum yer, Atatürk Köşkü'nü ne zaman ziyaret edebileceğimdi.
Biraz şaşırdıklarını ama hemen ziyareti planladıklarını hatırlıyorum.
Köşkü ilk kez bir fotoğrafta görmüştüm...
O gün aklıma koymuştum oraya gidip, Atatürk Köşkü'nde onun izini sürmeyi.
Köşke geldiğimizde hafif pulsu bir hava vardı. Özel olarak planlanmış bir ziyaretti. Köşkün yöneticileri tarafından ağırlamış gezdirilmiştim.
1924'te kendisi ve eşi onuruna verilen yemeği, Atatürk'ün orada yaptığı konuşmayı, dinlendikleri odalarını...Hepsini adeta o günleri yaşamışçasına hayalimde canlandırarak ve heyecanla gezdim.
Muntazam düzenlenmiş bahçesinde kısa bir yürüyüş yaptım.
1930'da tekrar gelmişti Atatürk köşke, iki gece konakladı.
Bu ziyaretin zamanlaması Türk kadınlarına belediye seçimlerinde seçme seçilme hakkının verilmesine rastlıyordu.
Atatürk, siyaset de dahil olmak üzere, kadınların hayatın her alanına katılımını çok önemsiyordu.
Atatürk, belediye kanunundaki bu atılımın ilk olumlu sonucunu Trabzon’da gördü ve Belediye Meclis üyeliğine seçilen Şaziment, Sakibe, Faika Hanımları tebrik etti ❤️
Atatürk'ün Cumhuriyet Halk Fırkası'nda bir takım reformların sürdüğü sırada söylediği sözler her dönem için önemlidir.
Atatürk partiye büyük sorumluluklar düştüğünü, daha çok özen ve çaba ile çalışılması gerektiğini vurguluyordu.
Atatürk, Trabzon'da kurucusu ve başkanı bulunduğu Cumhuriyet Halk Fırkası ile olan gönül bağının sonsuz ve sınırsız olduğunu belirtiyordu.
Çok partili döneme geçiş denemelerindeki sancıları ve hayal kırıklıklarını ifade ediyordu.
Atatürk, siyasette bir hedefe yönelerek yürürken kişisel çıkarların bir kenara bırakılıp elele verilerek yürümek gerektiğini, başarının sırrının bu yaklaşımda gizli bulunduğunu ve herkesin asli görevinin ülkenin ulusal çıkarları doğrultusunda yılmadan çalışmak olduğunu açıkladı.
Trabzon'da yaptığı konuşmada Cumhuriyet Halk Fırkası’nın görev ve sorumluluklarına da değinmişti:
"Karşımızda bir çok partiler varmış gibi, her gün daha fazla çabayla çalışmak, fikirlerimizi halk kitlelerinin içine yaymak ve köylere kadar götürmek zorunluluğundayız."
"Her an tarihe karşı, dünyaya karşı hareketimizin hesabını verebilecek bir durumda bulunmak gerekmektedir. Ancak, düşünce ve çalışmalarımızda bu kadar duyarlı ve uyanık bulunarak muhalefetsiz bir parti olmanın sakıncalarını ortadan kaldırmalıyız" diyordu Atatürk, Trabzon'da.
Atatürk, Trabzon'dan 30 Kasım 1930'da Ege Vapuru ile ayrılır.
Vapurda halka atma oyunu oynarlarken bu ziyaretin ve tüm sorunlara rağmen kurduğu cumhuriyetin filizlerini görmenin mutluluğu da yüzüne yansımıştır.
Ve onun en sevdiğim fotoğraflarından biri bu vapurda çekilmiştir.
30 Kasım 1930, Ege Vapur'u ile Trabzon'dan İstanbul'a dönerken çocuklar kadar şendir.
Trabzon'a tekrar gelişi 1937'de olacaktır.
Atatürk'ün 1937'de Trabzon'a gelişi son ziyaret olmuştu.
Sevgi seli karşısında:
"Bu kadar saygı, sevgi ve bağlılık ifade eden milli heyecan karşısında bir naçiz kalbin durmaması, gene o milli heyecanın verdiği kuvvet sayesinde ancak mümkün olabilmiştir" demiştir.
Adeta bir kuğunun zarafetini andıran, Batı Rönesans mimarisi izleri taşıyan, konakladığı bu bembeyaz köşk için:
"Trabzon Özel İdaresi'nin bana kıymetli bir hediyesi olan köşküme gittim. Orada da beni yalnız bırakmadılar. Her türlü yüksek misafirperverlik örneği ile karşılaştım. Geceyi çok rahat ve huzur içinde geçirdim" diyecekti Atatürk.
Ve 1937, Trabzon seyahati ve bu beyaz köşk tarihi bir ana daha şahitlik edecekti...
Atatürk sahip olduğu tüm mal varlığını canından çok sevdiği Türk milletine bağışlama kararını, Başbakan İsmet İnönü'ye bildiren telgrafı yine burada, Trabzon, Soğuksu'da kaleme alıyordu.
“Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekle ferahlık duyuyorum. İnsanın serveti, kendi manevi kişiliğinde olmalıdır. Ben büyük milletime daha neler vermek istiyorum. Yıllarca önce düşündüğüm bu işi Trabzon’da tamamlamak mukaddermiş“ demişti Atatürk.
Ve ben 18 yaşında, ona duyduğum sevgi ve bağlılıkla, onun fikrî ışığı sayesinde o gün orada bulunabilen bir genç kadın olarak onun beyaz köşküne bu çok özel ziyareti gerçekleştirebilerek sanki onun anısıyla bir nebze daha yakınlaşıyordum.
Köşkün üçüncü katındaki odasında vakit geçirmek, kişisel eşyalarıyla ve anılarla bezeli bu ortamda bulunmak, muhtemelen o akşamlarda çalınan o güzel piyanonun tuşlarına dokunmak ve onu, o dönemin ruhunu hayalimde canlandırabilmek benim için hayat boyu unutamayacağım bir deneyimdi.
Hayat boyu onun izini fikri ve fiziki olarak dünyada sürmeyi devam ettirdim, edeceğim.
Atatürk'e olan sevgi, minnet ve şükran duygularım beni birbirinden farklı coğrafyalara seyahatlere, deneyimlere ve misyonlara açtı.
Misyon ve deneyimleri de, onları yazmayı da sürdüreceğim.
Kader Sevinç
Brüksel
Comments