21. Yüzyılda Gençler İçin Demokrasinin Zor Dönemlerinde Hayatta Kalma Ve Mücadele Rehberi
Demokrasi bugün dünyadaki en iyi düzen olarak tanımlanıyor. Bununla birlikte, bir kültür olarak içselleştirilmesi, uygulamaları zaafları nedeniyle demokrasi toplumlar ve özellikle gençler için henüz ulaşılmış bir ideal değil. Ayrıca otoriter bir düzene kayış hızlı ve hissettirmeden olabiliyor. Demokrasi siyasi felsefesinin ötesinde toplumların ekonomik kalkınma, istihdam ve gelecek güvenliği boyutlarını da kapsayan geniş bir insanlık uygarlığı ülküsüdür. İnsanlık demokrasi deneyiminde, teknolojinin aksine, hep ileriye gitmiyor. Gerileyen demokrasilerde siyasi tablo can sıkıcı: muhalif gruplara ve medyaya yönelik giderek artan baskılar, otosansür, her türlü eleştiriye karşı siyasi otoritenin hoşgörüsüzlüğü, ekonomik eşitsizliğin artışı, piyasalarda dar çıkar gruplarına göre düzenlemeler, gençlerin iş dünyasına girişte ayrıcalıklı gruplar duvarına çarpması, zayıflayan demokratik ortamdan ilk olarak etkilenen kadın hakları, kadınların toplumsal konumundaki gerilemeler, şiddetin siyasi dile hkim olması, , korkunun egemen olduğu sindirilmiş ve kolayca yönlendirilen kitleler, sessizliğin şiddetiyle terörizm olmuş, duyarsızlaşmış, donuk ruhlar… Bunlar demokrasinin zor dönemlerinin dünyanın her yerinde yaşanan ortak deneyimleri. İlerici, demokrat bireyler için zor dönemlerde demokrasinin normal sayılacak seviyede işlediği dönemlerden farklı bir ruh hali ve direnci var, olmalı. Yaşadığım deneyimler, bu dönemlere dair bir taktik listesi yapmanın zamanı geldiğini düşündürdü. • Umut ve direncinizi koruyun: Umut direncin itici gücüdür. . Zor zamanlarda en önemli dayanak uğruna çalışılan amaçlara inancı yitirmemektir. Bir başka ünlü deyişle “Enseyi karartmayın”. • Olumluluğu çoğaltın: Çevrenizdeki insanlara da bu etkinizi yayın. Bunun yolu günlük yaşamınız sürerken temas kurduğunuz, şöyle ya da böyle bu konuları konuştuğunuz kişilerle sohbetlerinizde umut ve inancınızı onlara aktarmaktır. Olumlu duygular da olumsuzlar kadar güçlü ve bulaşıcıdır. Olumluluğun gücünü kullanın. • Kampanya düzenlemeyi öğrenin: Kampanya yapmak bir grup insanın duyarlı olduğu bir konuda bu duyarlılığı geliştirmek, benzer duyarlılıklara sahip kişilere ulaşmak ve değişim yaratmak amacıyla oluşturdukları bir süreç. Günümüzde kampanya yapmak için siyasetçi ya da sivil toplum yöneticisi olmanıza gerek yok. Eğer bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri ve mevcut siyasi partilerin çalışmalarında konunuzu etkili biçimde aktaramayacağınızı düşünüyorsanız, sosyal medya ve iletişim kapasitenizi kullanarak bunu yapabilir ve büyük değişimlere bile yol açabilirsiniz. Kendinize inanın! Siz kendinize inanmazsanız kimse size inanmaz. Kampanya yapmanın öncelikli koşulunun ise ilgilendiğiniz konuyu etraflıca bilmeniz ve onu kısa, konuyu hiç bilmeyen birinin de rahatça anlayabileceği ve çözümü açıkça işaret eden şekilde ifade etmeyi başarmanız olduğunu unutmayın. • Demokrasi dayanışması: Demokrasinin derinleşmesi için çalışan diğer kesimlerle dayanışma içinde olun. Fikir ayrılıklarınız olsa dahi zor dönemlerde bu dayanışma zaruridir. Otoriter sistemler ve siyasi hareketlerin önemli bir özelliği, karşısındaki muhalif gruplar arasındaki fikir ayrılıklarını değişik araçlarla belirginleştirerek onları ayrıştırmak, zayıflatmaktır. Dayanışma coğrafyanızı geniş tutun: yerel, ulusal ve uluslararası örgütlerle bağlarınızı güçlendirin.
• Dünyayı kurtarmadan evvel kendinizi kurtarın: Birey kendini gerçekleştirme sürecinde belirli bir aşamaya gelemeden, buna ayrılması doğal olan enerjisini “büyük idealler ve siyasetler” için harcarsa, yaşam deneyiminin yetersizliği sonucu başarısızlık ve ileride pişman olma ihtimali yükselir. Önce hayatı değişik yönleriyle deneyimleyin. Demokrasinin zor dönemlerinde bu mücadeleye önce yakın çevrenizdeki sorunları çözerek başlayın. Eğitim düzeyinin düşüklüğünün birçok sorunun anası olduğunu düşünüyorsanız, bu alanda çalışan bir sivil toplum girişiminde gönüllü ders verin, katkı sağlayın. Hiç bir şey yapamazsanız, yaşadığınız mahalle ya da çevrede derslerinde desteğinize ihtiyaç duyan bir ya da bir kaç çocuğa ders verin, destek olun. Sizin için sonra belki anımsamayacağınız kadar küçük, hafta da bir kaç saate mal olacak bu emek gelecek için büyük sonuçlar anlamını taşıyabilir. Kim bilir belki de geleceğin bir sanatçısı, başbakanı, bilim insanı ile Nazım Hikmet’ten şiirler okur ve onun kendine olan özgüveninin gelişmesine katkı sağlarsınız. • Çabuk sonuçlar ve geçici etkilerden uzak durun: Mücadeleye katkınızda duygusal, kısa vadeli olarak çözümmüş gibi görünen çabuk formüllerden uzak durun. Unutmayın, değişim zaman ister; alışkanlıklarımızdan daha fazla hiç bir şeyin kölesi olamayız. Bu da bizi bir miktar muhafazakr yapar. Değişime zaman verin ama o zamanı küçük adımlar, küçük değişimlerle kurun. Vazgeçmeyin! • Bir hayat vizyonunuz olsun: Zaman içinde deneyim ve bilgi ile artan, kıvam alan ve aynı zamanda da daima güncel bir vizyonunuz, idealleriniz olması sizi mücadelenizde güçlü kılar. Bu vizyon bireyin edineceği mevkiler, kazanacağı para değildir. Dünyaya gelmenizin bir amacı olduğunu keşfedin. O amacın size nasıl bir yolculuk sunabileceğini ve onunla yaşadığınız dönemde neleri değiştirebileceğinizi sık sık düşünün. • Şaşırma duygunuzu kaybetmeyin: Şaşırmak yaşamda bize sunulmuş en önemli özelliklerden biridir. Kanıksamamak anlamını taşır. Özellikle şartların ağırlaştığı, her gün birbirinin benzeri gelişmelerin olduğu ve sizi yormaya yönelik çabaları boşa çıkarın. Şaşırın, itiraz edin. • Merak edin, araştırın: İlericiliğin en önemli koşullarından biri merak olmalı. Merakın olmadığı yerde statüko vardır. Mesele edindiğiniz konuları kaynaklardan araştırın. Meselenin uluslararası boyutlarını, başka ülkelerdeki uygulama ve sonuçlarını araştırın. Soru sorun, otoriteyi ve bilgi kaynaklarını daima sorgulayın. Bu size daha nesnel bakmayı ve analizlerinizde hata payını azaltmayı doğal olarak öğretecektir. • Sizinle aynı fikri taşımayanları izleyin ve dinleyin: Azınlıkta olan, umudunu kaybeden, hayal kırıklığına uğrayan kişi ve grupların dönem dönem yaptığı içe kapanma, yok sayma hatasına düşmeyin. Tam tersine insanlarla konuşun, anlamaya çalışın. İnternetin sunduğu imknları kullanarak değişik kesimlerde tartışılanları anlayın. Bunu anlamadan meselenize sahip çıkabilmeniz çok zordur. • Günlük siyasetle değil, siyasetlerle ilgilenin: Günlük siyasetin seline kapılıp asıl gündemi yitirmeyin, yitirtmeyin. Çözüme yönelik somut siyasetlerle uğraşarak bu alanları derinleştirin. Geriye bunlar kalacaktır. Siyaset de, gelecek de somut çözümler üzerinde yükselir. İnsanlarla değil konularla ilgilenmeyi ilke haline getirin. Takım kültürünü iyi özümseyin. Ortak bir mücadele için mümkün olan sınırlarda sahiplenebileceğiniz kişileri seçin ve seçtiklerinizi sahiplenin. Siyasette kariyerist olmayın, değerlerinizi her şeyin önünde tutun. Zaten asıl toplumsal başarı mesleki alanlarda, sanatta, bilimde ve sosyal çalışmalardadır. Siyaset insan hayatında kısmı ve ek bir toplumsal hizmet dönemi olmalıdır; kendi başına bir yaşam kariyeri değil.
• Çoğalarak büyüyün: Demokrasinin zor zamanlarında zaten daralmış olan alanda beraber mücadele edeceğiniz kişi sayısını ve niteliğini çoğaltmaya odaklanın; bu alandaki bölünme ve gruplaşmaları çoğaltmaya değil. • Somut çalışmalara dayanarak konuşun: Örneğin her gün binlerce birbirinin benzeri basın bildirisi -demokrasinin zor zamanlarında daha da daralan – medyanın algı kanallarını iyice tıkıyor. Sonuç da üretmiyor. Gerçekten hitap ettiğiniz toplum için önemli ve üzerine somut çalışma yaptığınız konular dışında basın bildirisi aracını kullanmaktan imtina edin. Basın bildirisi yerine etkili işler yapın, bu yolla daha fazla insana ve daha etkili ulaşacağınıza emin olun. Medya ile ilişkiler ise tabii ki önemli. Bu konuya mümkün olduğunca profesyonel, 21. yüzyıl stili bir çalışma yöntemiyle yaklaşın. • Sürdürülebilirlik koşulunu gözetin: Mücadele alanınızda yaptığınız, başlattığınız her şeyde disiplinle sürdürülebilirliğe dikkat edin. Bugün başlayıp bir kaç ay sonra son bulan yayınlar, toplantı serileri ya da başka işler sizi yoracağı gibi mücadelenizi de yıpratır. • Mizah duygunuzu koruyun: En kötü şartlarda dahi mizahı elden bırakmayın. O hem size mücadele gücü verecektir, hem de olayların yıkıcı ruhsal etkilerini azaltacaktır. Her şartta gülmeye fırsat yaratın. • Doğal günlük yaşam ritüellerinizi kaybetmeyin: Çok kötü dönemlerden geçilebilir, ruhsal çöküntü yaşanabilir. Bununla mücadele için kendinize ait ritüellerinizi (roman okumak, satranç oynamak, sevdiğiniz müziğin içinde kaybolmak, bir parça çikolatanın tadına varmak…) yerine getirmeye özen gösterin. • Vefalı olun: Güvenilir insan olmak size hayatta ve mücadelenizde çok şey kazandıracak. Günlük küçük çıkarlarınız için insanların güvenini riske etmeyin. Zor zamanlarda en çok ihtiyacı hissedilen kişiler güvenilir ve ideal sahibi insanlardır. • Takdir beklentinizi minimuma indirin: Takdiri değil, hedefinizi düşünün. Yapabileceğinizin en iyisini yaptıktan sonra kimsenin sizi takdir etmeyebileceğini kabullenin, beklentinizi düşürün. Tarihin sayfalarının birçok değişim önderinin dahi yaşarken bunu hissettiğini unutmayın. Yapacaklarınıza en iyi değeri bugün çevrenizde olanlar değil, zaman biçecektir. Yaşadığınız dönemde kahraman, güçlü ve mağrurlar tarihin geniş perspektifinde silinebileceklerdir. • Başkalarının deneyimlerini kendinize aktarmayı öğrenin: Tarih okuyarak ya da sizden farklı deneyimlere sahip kişilerle konuşarak onların başarı ve hatalarından öğrenin. Eleştirdiğiniz hataların ve sistemlerin tekrarı olmayın. Bu çok önemli. Lütfen “onlardan” biri haline gelmeyin. • Karşısında mücadele ettiğiniz sistemi iyi tanıyın: Neye karşı mücadele verdiğini bilmeyen asla başarılı olamaz. Karşınızdaki grubun özelliklerini, nasıl örgütlendiklerini öğrenin. İlkesel olarak doğru bulduğunuz yöntemleri uyarlayarak kullanın, kendinize aktarın. • Bu listeyi tartışın, geliştirin : . . .
Kader Sevinç
kadersevinc@gmail.com
www.kadersevinc.com
www.egitimajansi.com
Comments