Brüksel’de yaşananları değerlendirdiği yazısı ODATV ve Uluslararası Politika Akademisi’nde.
Avrupa Birliği üyelik süreci ve etrafındaki tartışmalar maalesef Türkiyede hiçbir zaman hak ettiği değeri göremedi. Konunun bilgi temelinde tartışılması ve ve iç siyasi hesaplardan uzak ele alınması fırsatları çoğu zaman kaçırıldı.
Bugün içinde bulunulan tablonun oluşmasında siyasi iktidarın tavrı belirleyici önemdedir. Ancak sorumluluk biraz da iktidarın politikalarından memnun olmayan, ama AB üyelik müzakerelerini, diğer bir deyişle demokratikleşme sürecini gündemde değil gerekçesiyle geriye itenlerdedir. . AB, iktidar sahiplerinin istediği bir anda gündeme geldiğinde gecikilmiş olması kaçınılmaz. Ancak, Türkiyenin demokratik geleceğine gerçekten inananlar için bugünden itibaren yapılacak çok iş var.
Yıllardır Brükseldeki üst düzey temaslarımda ve Brükselde yaşananların medyaya nasıl yansıdığına baktığımda üzülüyorum. Bu, Türkiyeye özel bir durum diyebiliriz. Brüksel de bu bakımdan özel bir yer.
Bu nedenle Başbakan Erdoğanın Brüksel gezisi hakkında gözlemlerimi paylaşmamın doğru olacağını düşündüm.
Avrupa’nın çeşitli yerlerinden Brüksel’e otobüslerle yurttaş taşınarak yapılan karşılama, çoğu kişinin zaten yoldan geldiği düşünülünce , karşılayanın kim karşılananın kim olduğu sorusunu akla getirdi.
Batılı liderlerin böyle bir alışkanlıkları olmadığı ve AB kurumları ile temas programında yeri olmadığı için bu karşılamanın şaşkınlıkla karşılandığı söylenebilir.
Başbakanın programında ertesi gün, AB kurumlarıyla görüşmelere ve aynı günün akşamı Belçikaya göçün 50. Yılı kutlamalarına ayrılmıştı. AB Konseyi Başkanı Van Rompuy ve AB Komisyonu Başkanı Barroso ile yapılan görüşmelerde mesajlar tüm açıklığıyla verildi. Basın toplantılarında temsil ettikleri kurumların niteliği nedeniyle olabildiğince diplomatik bir dil kullanmaya özen gösteren Van Rompuy ve Barrosso özgürlükler, yargı bağımsızlığı, HSYK, yolsuzluklar konularında açık ve dürüstçe mesajlar verdi. Diplomasi dilini bilenler bunun ne anlama geldiğini anlayacaktır. Avrupa Parlamentosu, siyasi kimliği ve karar alma mekanizmasındaki yeri nedeniyle hem kapalı toplantılarda hem de basına açık toplantılarda daha da açık sözlüydü.
NE HEDEFLENDİ NE SONUÖ ALINDI?
Ziyaretten elde edilmesi beklenen sonuçların hangilerine ulaşıldığına bakılınca ortaya pek parlak bir tablo çıkmıyor maalesef:
– Brüksele ziyaretlere 5 yıl ara verilmiş olmasının nedeni AB zirvelerine davet edilmiyor olmaktı. Görüldüğü kadarıyla 5 yıl sonra yapılan ziyarette bu konuda bir ilerleme kaydedilemedi. Demokratik sicili 5 yıl öncesine göre daha kötü bir ülke çıktı ABnin karşısına. Türkiye itibar kaybetti ve AB üyeliği yolunda Türkiye karşıtlarının eli güçlendi.
– Ziyaretin bir diğer amacı AB müzakerelerinde yaşanan tıkanıklığın aşılmasıydı. Başlıklarla ilgili bu yönde bir ilerleme işareti de görülmüyor.
– Basın toplantılarında AB yetkilileri özgürlükler ve hukuk ile ilgili endişelerini açık ve dürüstçe ifade ettiklerini söyledi. Bu diplomatik ifadenin ardında açık ve güçlü mesajların olduğu görülüyor. Bu search pay day loans online gerginlik basın toplantılarına da yansıdı.
– ABden verilen ana mesaj; eğer özgürlüklerin bugünkü durumu devam eder ve HSYK değişikliği olduğu gibi yapılırsa bu, Kopenhag Kriterlerinin ihlali sayılır.
– Kopenhag Kriterleri bir ülkenin AB ile müzakereye başlamasının temelidir. Bu ortadan kalkarsa müzakereler durur. Uzun süredir üstü örtülü biçimde verilen, AB müzakerelerini durmaya sürüklüyorsunuz yönündeki mesaj bu kez açıkça paylaşıldı.
– Ocak ayında görüşmeleri yapılacak Avrupa Parlamentosu Türkiye Raporunda da bu mesajların yansımaları görülecek.
– 2008 yılında CHP AB Temsilciliğini kurduğumuzdan bu yana, iktidar partisinin de Brükselde bir AB Temsilciliği açma projesi birkaç kez duyurulmuştu. Ancak, bu proje hayata geçirilemedi. Erdoğanın Kasım ayında açıklanan ziyaret programında söz konusu Temsilciliğinin açılması da vardı. Adı yolsuzluk davalarına karışan eski AB Bakanının ve yeni AB Bakanının yönettiği bu proje bir kez daha aksadı. Partinin AB Temsilciliği olmayınca yıllardır çalışmalarını sürdüren, daha önce açılmış olan T.C. AB Daimi Temsilciliği binasının açılması düşünüldü.
– Kıbrıs konusunda mesafe alınamadı, onun yerine bölgesel işbirliği konusunda kalındı. Türkiyenin neler yaptığı ve neler yapabileceği konuşuldu.
– Avrupa ParlamentosundaTürkiyenin üyeliğini en çok destekleyen siyasi gruplar dahi sert açıklamalar yaptı. Avrupa Parlamentosu Başkanı Schulz ile yapılan kapalı toplantının tansiyonu basın toplantısına da yansıdı. Basın önünde -diplomatik dilin sınırlarını aşmayan- bir tartışma yaşandı.
– Basına kapalı görüşmede Avrupa Parlamentosunun siyasi niteliği nedeniyle temsilciler çok daha az diplomatik ve açık mesajlar verdi. Bazıları bu mesajlarını sosyal medyada da yazdı. Örneğin Liberal Gruptan bir milletvekili Türkiye için uluslararası bir hukuk incelemesi çağrısında bulundu. Avrupa Parlamentosunda Türkiyenin üyeliğini en çok destekleyen siyasi gruplar dahi Türkiyenin üyeliğine daha mesafeli ve eleştirel açıklamalar yaptı.
– Gezi protestolarındaki tavrı nedeniyle Türkiyede siyasi iktidar tarafından ABye söylenen dış mihrak , iç işimiz söylemi duyulmadı.
ACİL DEMOKRASİ
Avrupada demokrasi ve yargı bağımsızlığı dersi verileceği ve dosyalarla gelindiği kamuoyuna duyurulurken basın toplantısında ABnin tavsiyeleri oldu, onları alıp komisyondan geçirdik ifadesini dinledik. Türkiye açısından ziyaretin sonucunda ne elde edildiği belli değil. AB kurumları açısından ise onlar görüşlerini açıkça ve dürüstçe ifade etme ve en üst düzeyde uyarıda bulunma imkanı buldular.
Bütün bu gelişmeler aynı zamanda yepyeni bir demokratikleşme talebinin ve harekete geçişin aciliyetini de vurguluyor. İlerici kesimler bu demokrasi talebini AB üyelik hedefi ve çerçevesi ile birleştirerek siyasi iktidara rağmen Türkiyenin geleceğine önemli olumlu etkilerde bulunabilirler. Hepimiz için ertelenemez bir sorumluluk olan daha iyi bir gelecek kurmak için katkımızı gecikmeden sunmalıyız. En yakınımızdaki seçenekten başlayarak.
ODATV: http://www.odatv.com/n.php?n=basbakan-brukselde-ne-hedefledi-ne-aldi-2201141200
Uluslararası Politika Akademisi: http://politikaakademisi.org/erdoganin-bruksel-gezisi/
Comments