top of page
Writer's pictureKader Sevinc

Türkiye’ye yönelik vize tartışmasında AB’de durum


Yakın zaman önce başlatılan vize serbestisi süreci bir süredir zayıflayan Avrupa Birliği üyelik müzakarelerine yönelik ilginin de bir miktar canlanmasına neden olmuştu.

Bu konunun gündeme gelmesi ile AB içinde uygulanan farklı vize rejimleri ve daha önce üye olan ülkelerin yaşadıkları ve sürmekte olan tartışmalar da gündeme geldi. Özellikle bu tartışmalarının Bulgaristan ve Romanyanın Schengen bölgesine 1 Ocak 2014te tam olarak katılımının vetoya uğraması ile çakışması konuyu daha da ilgi çekici bir hale soktu.

Gelen sorular üzerine Schengen&vize konusu, Bulgaristan ve Romanyanın adaylıktan tam üyeliğe geçişindeki deneyimi üzerine notlar hazırladım. Bu notları aşağıda sizlerle paylaşıyorum:

AB ile üyelik müzakeresine başlamak otomatik olarak vizesiz seyahat hakkını getirmiyor. ülkelerin şuan Türkiyenin de yeni başlattığı süreç gibi bir müzakere sürecinden geçerek Geri Kabul Anlaşmasını kabul etmesi gerekiyor. Türkiye için de bu süreç sonuçlanırsa üyelikten önce vatandaşlarımız bu hakka sahip olacaklar.

AB üyeliği ile o ülkelerin vatandaşları diğer AB üyesi ülkelere  90 gün sınırı ile vizesiz seyahat edebiliyorlar fakat o ülkelerde çalışma ve uzun süreli kalma hakkına sahip olmuyorlar. Burada çalışma ve uzun süreli kalış gibi imkanları tanıyan Schengen Anlaşması devreye giriyor. Schengen Anlaşması doğrudan AB üyeliği ile otomatik olarak işleyen bir anlaşma değil. üye olan ülkenin vatandaşlarının çalışma ve uzun süreli kalışı için üyelik sonrası bir geçiş süreci var. Kurallara göre bu üyelikten itibaren 7 yıldan fazla olamıyor. Söz konusu geçiş süreci içinde ABye üye olan bu ülkelerin vatandaşları iş izni çıkartmak zorundalar. Düşük nitelikli iş gücüne yönelik olarak da tarım ve besin işleme sektörlerinde uygulanan kotalar var.

Schengen Anlaşması 26 Avrupa ülkesi arasında serbest dolaşımı, sınırların kaldırılmasını bir çok alanda (hava sınırları, vizeler, polis işbirliği ve kişisel verileri koruma) şartları yerine getirmeyi öngörüyor. 28 AB üyesinden 22si Schengene üye. İrlanda ve İngiltere ise Schengene katılmayı tercih etmediler ve Ortak Seyahat Alanında kaldılar. AB üyesi ülkelerin vatandaşları bu ülkelere kontrollerden kimliklerini/pasaportlarını göstererek geçebiliyorlar. Bulgaristan, Romanya, Kıbrıs Rum Kesimi ve Hırvatistan Schengene katılım süreci içinde. Kararın alınabilmesi için oybirliği gerekiyor bu da sonuca ulaşılmasını güçleştiriyor.

Bulgaristan ve Romanya ile yaşanan Schengen deneyimindeki anormalliği analiz için süreci hatırlamak gerekiyor. 2011 yılında ABye 2007de beraber üye olan Romanya ve Bulgaristanın 26 üyeli Schengen sistemine dahil olmak için şartları yerine getirdiği tespiti yapılmıştı. Avrupa Parlamentosu da 2011de aldığı bir kararla iki ülkenin üyeliğe hazır olduğunu teyit etmiş ve üye ülkelerin değerlendirmelerinin sadece teknik konularla sınırlandırılmasını talep etmişti. Başta belirttiğim gibi AB normlarına göre üyelik tarihi ile Schengene dahil olma arasındaki süre yedi yılı geçemiyor. 2007 yılında üye olan Bulgaristan ve Romanya için son tarih 1 Ocak 2014yi gösteriyor. İki ülkenin dahil olması için teknik ve siyasi engelleri aşıp geçişin sağlanması gerekiyordu. Bulgaristan ve Romanyadan yoğun göç, sosyal güvenlik sisteminin kötüye kullanımı algısı, yolsuzluk, örgütlü suçlarla mücadelede standartların ve işbirliğinin sağlanamaması gibi konular nedeniyle Almanya, Hollanda, İngiltere ve Finlandiyanın başını çektiği AB ülkeleri Schengene girişlerini veto etmeyi sürdürüyorlar. Son olarak bu ay da veto gören Schengene katılımlarının yasal sınırda öngörüldüğü gibi Ocak 2014te gerçekleşmeyeceği açıklandı. Bu siyasi engellerin aşılması ve şartların yerine getirilmesi halinde Bulgaristan ve Romanyanın Schengen üyeliğinin iki etapta gerçekleşmesi bekleniyor önerisi de daha önce getirilmişti. Buna göre ilk önce hava ve deniz yolu, daha sonra da karadan üyeliği öngörülüyor.

AB üyesi olmayan İsviçre, İzlanda, Liechtenstein ve Norveç de Kuzey Pasaport Birliği kapsamında Schengen kurallarını uyguluyor ve vatandaşları serbest dolaşım hakkına sahip. Ayrıca Vatikan, San-Marino, Monaco gibi mikro devletler de bu alana dahildir.

Bugün Bulgaristan ve Romanyanın yaşadığı sorunu kısmen Polonya da 2007 yılında yaşamıştır. Sorunun köklerini görmek için Schengen Anlaşmasının gelişimine bakmak gerekiyor. 1985 de Almanya, Fransa ve Benelux ülkeleri arasında imzalanan anlaşmanın amacı anlaşmaya taraf olan ülkeler arasında serbest dolaşım alanı oluşturmaktı. O yıldan itibaren süren AB genişlemesiyle, şartları yerine getirerek Schengen anlaşmasına dahil olan ülkeler de çoğaldı. İlk olarak 1995te Belçika, Almanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz ve İspanya arasındaki sınırlar kaldırıldı. 1997 de Avusturya dahil oldu, 2000 yılında Danimarka, İsveç, Finlandiya katıldılar. Daha sonra AB üyesi olmayan İzlanda ve AB üyelik müzakerelerini tamamlayıp ABye üye olmayan Norveç Schengen anlaşmasına dahil oldular ve aralarında sınırları kaldırdılar.

Bu süreç içinde 1999 yılında yapılan bir hukuki bir statü değişikliği ile, Schengen Anlaşması AB sözleşmesinin bir parçası haline getirildi ve iltica politikası konusunda ortak mücadele kararı alındı. Bu düzenlemelerle Schengen Anlaşması AB hukuk normalarının arasına girdi ve anlaşmaya taraf olan ülkelerin, tek tek yada grup halinde anlaşmayı askıya almalarının veya değiştirmelerinin önüne geçildi. Hatta sınır kontrollerinde yapılacak  tüm yeni uygulamalar Brükselde AB Komisyonunun onayına sunulmak zorunluluğu getirildi.

ABnin 10 yeni ülkeye genişlediği 2004teki büyük genişleme sonucu ABye katılan ülkelerden sadece Kıbrıs Rum Kesimi hariç, 9 ülke Schengen Anlaşmasına 2007 yılında dahil oldular.  O yıllarda özellikle Polonyadan olası yoğun göç tartışması sürüyordu. Polonyalı muslukçular gelip işimizi elimizden alacak ifadesi ile önplana çıkan bu tepkiye Polonya çok zekice bir kampanya düzenleyerek yanıt verdi. Polonyalı, iyi görünümlü bir muslukçu posteri ile donatıldı tüm Avrupa ve AB kurumları, muslukçu ben Polonyada kalıyorum, ya sen? diye soruyordu. Bu kampanyanın tartışmaları yatıştırmak için beklenenin çok üzerinde etkisi oldu. 2007de 9 ülke ile beraber Polonya da Schengene dahil oldu ve AB ülkelerinde serbest dolaşım hakkına sahip oldular.

2009 da hava limanı sınır kapılarının kaldırılması ile İsviçre ve Aralık 2011de de Lichtenstein Schengen anlaşmasına ve AB serbest dolaşım sahasına dahil oldular.

2011 yılında teknik şartları yerine getirdiği tespiti yapılan Bulgaristan ve Romanya vatandaşlarına 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyle tam serbest dolaşım hakkı tanınması öngörülmüştü. Böylece bu iki ülke kendiliğinden Schengen sahasına dahil olacaktı. Aradan geçen zaman içinde ekonomik krizin ağır etkilerini daha da fazla hissettirmesi, populist siyasetin güç kazanması Bulgaristan ve Romanyada krizle beraber daha da belirginleşen sorunlar, yolsuzlukla mücadele ve örgütlü suçlarla mücadelede istenen başarının elde edilememesi sonucu Ocak 2014te serbest dolaşım hakkının tanınması yürürlüğe giremedi.  

şu anki haliyle, bu ülkelere tanınan serbest dolaşım hakkı sınırlı şekilde 90 gündür. Bu ülkelerden gelen AB üyesi vatandaşları, girdikleri ülkelerde iş bulup çalışabilirlerse orada yerleşip kalabilmekte, aksi halde 90 gün sonunda ülkeyi terk etmek zorundalar. 

0 views

留言


bottom of page