top of page
Writer's pictureKader Sevinc

Yeni yazı: ABD ve AB yeni bir düzen kurarken Türkiye


Kader Sevinç Yurt Gazetesi’ndeki Brükselnâme adlı haftalık köşesinde AB ve ABD arasında süren Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) müzakereleri, Türkiye’ye olası etkileri ve yapılması gerekenleri yazdı. 6 Nisan 2015’te yayımlanacak üçüncü bir yazı ile tamamlanacak yazı dizisi ile Sevinç konunun dünyadaki dengeleri değiştirmesi ve Türkiye için önemine dikkati çekiyor.

Brüksel’de PES (Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar Partisi) Yönetim Kurulu Üyesi ve CHP Avrupa Birliği Temsilcisi olan Kader Sevinç aynı zamanda Amerika’nn önde gelen üniversitelerinden Washington DC’deki Johns Hopkins Üniversitesi’nin akademi üyesi olarak TTIP konusunda çalışmalarını sürdürüyor.

ABD VE AB YENİ BİR DÜZEN KURARKEN TÜRKİYE

Kader Sevinç

ABD ve AB arasındaki Transatlantik ekonomi dünya ticaretinin yarısını teşkil ediyor. Ticaret ve Yatırım Ortaklığı anlaşması TTIP müzakereleri Haziran 2013’te resmen başladı. Bu anlaşma AB ve ABD için tarihlerindeki en kapsamlı ekonomik ortaklık atılımı olacak. Ayrıca Türkiye, Kanada, İsviçre, Norveç, Japonya, Güney Kore, Çin ve Meksika gibi kendileri için AB veya ABD’nin en önemli ekonomik partnerleri olduğu ülkeler doğrudan ve derinden etkilenecekler.

Bunun da ötesinde, genel olarak uluslararası ekonomide tüm dengeleri yeniden şekillendirecek bir gelişme söz konusu. Eşzamanlı olarak başlayan Trans-Pasifik Ortaklık (TPP) süreci ve de G20 çerçevesindeki Dünya ekonomisini düzenleyici olası uzlaşmalarla da birlikte 21. yüzyılın ilk yarısında küresel ekonomik ortam değişiyor. Dolayısı ile uluslararası güç dengeleri de yenileniyor.

Neden önemli?

  1. Küresel ticaret ortamı için de büyük önem taşıyan TTIP, hemen hemen tüm dünya ülkelerini kapsayan Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Doha görüşmelerinde yaşanan tıkanıklığı iki dev ekonomi arasında aşabilir. Böylece TTIP dünyaya standart saptayıcı bir etkiye kavuşur.

  2. TTIP, ticaretin çok ötesinde, üretim standartları, tarım, hizmetler, yatırım, telekom, dijital ekonomi, çevre ve kamu ihaleleri gibi farklı konulara yayılıyor.

  3. Johns Hopkins Üniversitesi/SAIS’in yıllık “Transatlantik Ekonomi” raporuna göre ABD ve Avrupa Birliği arasındaki ticaret hacmi 5 trilyon dolara ulaştı. Atlantik’in iki yakasındaki 15 milyon çalışanın istihdam kaynağı da bu ticarete bağlı.

  4. Ekonomik sarsıntılara rağmen AB ve ABD birbirlerinin en önemli ticaret ortağı olmayı sürdürüyorlar.

  5. Müzakerelerde yedi geniş kapsamlı alan var: 1- Hassasiyet taşıyan sektörlerde sınırlamalarla tarifeleri azaltmak ya da kaldırmak, 2- Yasal düzenlemeye dair konular 3- Tarife dışı engeller 4- Hizmetler 5-Yatırım 6- Kamu ihaleleri 7- Fikri mülkiyet hakları. Tüm bu alanlarda karşılıklı uyum ve 21. yüzyılın ticaret kolaylaştırma, rekabet, işçi hakları ve çevre konularının standartlarını oluşturmak amaçlanıyor.

Öngörüler

  1. Dünya ticaretinin yaklaşık olarak yarısını temsil eden alanın daha derin bir bütünleşmeye gitmesi hem tarafların küresel düzeyde gücünü, hem de uluslararası ticaretin resmini önemli ölçüde etkileyecek.

  2. Londra’daki CEPR’in (The Center for Economic Policy Research) yayınladığı araştırma güçlü ve kapsamı geniş bir TTIP’in hem AB hem ABD için kazanımlar getirdiğine işaret ediyor. 2027 yılı için TTIP ve TTIP olmadan yapılan hesaplamalarda, TTIP sayesinde AB’nin GSYH’sinde %0,5 ve ABD’nin GSYH’sinde % 0,4’lük bir artış öngörülüyor. Kazanımlarının ise AB için 120 milyar Euro ve ABD için 95 milyar Euro olması bekleniyor.

  3. AB Komisyonu’nun yaptığı öngörülere göre TTIP’in AB’nin yıllık bütçesinin yaklaşık üçte ikisine karşılık gelen bir değişim yaratıp AB GSYH’sinde % 5’lik artış yaratması bekleniyor.

  4. Johns Hopkins Üniversitesi/SAIS’in çalışmasına göre 2018 yılında tarifesiz engellerin sadece yarısının kaldırılması ya da uyumlulaştırılması AB’nin ekonomisine %0,7’lik, ABD’nin ekonomisine %0,3’lük bir artı getirecek. Bu artış AB ve ABD için DTÖ’nün Doha görüşmelerinin sunabildiğinin yaklaşık üç katı. Tarifesiz engellerin dörtte bir oranında azaltılması ise AB ve ABD GSYH’sine 106 milyar dolar artış getirecek.

Bu bağlamda Türkiye için beş temel alanda köklü atılımlar ön plana çıkıyor:

  1. TTIP’e dâhil olmak için seferber olmak.

  2. Gümrük birliğini, tam üyelik hedefi yönünde, tarım, hizmetler, kamu ihaleleri, sosyal politikalar ve çevre standartları alanlarında geliştirmek.

  3. Acil ve de köklü demokratik reformlar, Orta Doğu’ya yönelik tutarlı ve akılcı bir siyaset ve de Kıbrıs’ta inisiyatifi ele alan bir dış politika ile AB ile müzakere sürecine ivme kazandırmak.

  4. Ülke içinde AB sürecini partiler üstü uzlaşma, saydamlık ve demokratik katılımcılık içinde bir iletişim ve yönetim anlayışını benimsemek.

  5. Uluslararası iletişimde, Türkiye’nin “Asya’ya açık, yaratıcı ve de Batılı bir Avrupa ülkesi” olarak etkisini arttıracak strateji ve de eylem bütünlüğü içinde olmak.

Türkiye bu atılım aşamalarının bazılarında bir dizi ilerleme kaydediyor. Ne var ki, çoğu zaman olduğu gibi, eksik, bütünlüksüz, sonuç odaklı olamayan adımlar bunlar.  AB ve ABD küresel düzende Batı’yı yeniden yüklenen ve yeni sürüm bir ekonomik ve siyasal tasarıma kavuşturuken, Türkiye zaman kaybediyor.


ABD VE AB YENİ BİR DÜZEN KURARKEN TÜRKİYE (2)

Kader Sevinç

Geçen hafta işlediğim TTIP konusu Türkiye için çok önemli. ABD ve AB arasındaki ticaret ve yatırım işbirliği müzakerelerine bu hafta da devam edeceğim.  TTIP ekonominin ötesinde, “yeni bir Batı”nın inşası girişimidir. Türkiye, demokrasisi ve ulusal ekonomik çıkarlarının gereği olarak bu yenilenen küresel ufukta yerine almalı.

Müzakereler sürüyor: ticaret, standartlar, yatırım koşulları, teknoloji, kamu ihaleleri, enerji… AB ile ABD arasında zorlu müzakerelere neden olan önemli anlaşmazlık konuları da var. Yatırımcı Devlet Anlaşmazlığı Çözüm Mekanizması (ISDS) bunlardan biri. Hemen hemen tüm ikili ticaret anlaşmalarının bir etkeni olan ISDS mekanizması içinde şirketlere devletler gibi bir yasal statü tanınıyor. AB tarafı tutumunu belirlemek için AB genelinde internet üzerinden kamuoyu ve paydaşlarla danışma başlattı. Yaklaşık 150.000 kişi veya kurum bu danışmaya katıldı.

Avrupa Solu ve TTIP  

Avrupa sosyalist ve demokratlarının çatı partisi PES Başkanlık Divanı’nda, konuyu gündeme ilk taşıyan üyelerden biri de CHP olmuştu. TTIP hakkındaki PES tutum belgesinde şu ifadeler yer alıyor:

“PES, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı müzakerelerinin başlatılmasını ve Atlantik’in iki yakasında dengeli ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesini destekliyor. TTIP daha yüksek refah ve daha çok iş yaratılması ve küresel ekonomik iyileşmeye katkı için bir fırsat olabilir. AB yurttaşlarının çıkarları çerçevesinde müzakereleri yakından takip etmeyi sürdüreceğiz… Büyüklüğü nedeniyle TTIP, Avrupa’nın küresel kuralları, yeni uluslararası standartlar serisini etkilemesini ve adil ve sürdürülebilir birçok taraflı ticaret sistemi güçlendirilmesini sağlayabilir. TTIP dünyadaki en geniş serbest ticaret alanını oluşturacak, AB ve ABD küresel GSYH’nin yaklaşık yarısını ve küresel ticaret akışının yaklaşık üçte birini temsil ediyor. Avrupalı sosyal demokratlar olarak AB-ABD ticaret ve yatırım ilişkilerinin dengeli, karşılıklı faydaya dayanan ve taraflardan herhangi birinin temel değerlerine zarar vermeyen şekilde gelişmesini sağlamak istiyoruz.”

PES’in TTIP müzakerelerinde önemle üzerinde durduğu ve bazı endişeler taşıdığı başlıklar şunlar: çalışanların sosyal  hakları, hizmetler, yatırımlar, çevrenin korunması ve kültürel ürünler.

Sürecin saydamlığı

PES’in ve birçok Avrupalı kurumun TTIP konusunda getirdiği en temel eleştirilerden biri sürecin saydamlığı. PES Nisan 2014’de yaptığı bir açıklama ile TTIP belgeleri, yetki belgesi taslağı ve AB’nin TTIP müzakere direktiflerinin yayımlanmamasını eleştirmişti. Saydamlık çağrısını daha sonra da yinelemeyi sürdürdü. Bu açıklamada ayrıca şu ifadeler yer aldı: “TTIP Avrupa ürünleri ve hizmetlerinin ihracı için bir fırsat olabilir ancak aynı zamanda Avrupalı değerlerin de ihracı için bir şanstır. Çalışanların sosyal hakları, çevrenin korunması ve tüketiciler PES için çok önemli konulardır.” Bu satırlar Avrupa solunun TTIP’in Avrupa Birliği’nin standartlarını aşağıya çeken değil, ABD’nin standartlarını yukarı çeken bir işlevi olması gerektiği görüşünü bir kez daha ortaya koyuyor.

Görüşmeler sırasında CHP’nin sunduğu değişiklik önergeleri sayesinde Türkiye ve onunla benzer durumdaki AB ile ticaret ortağı konumundaki İzlanda, Norveç, İsviçre ve Balkan ülkelerinin durumuna dikkati çeken bir paragraf resmi PES belgesine girmiş oldu. Bu görüşmeler sırasında PES üyesi olarak yönetim kurulunda Türkiye’nin TTIP müzakerelerine bir biçimde dâhil edilmesini savunduk. Temel gerekçeler olarak,  hem AB’ye tam üyelik sürecindeki bir ülke, hem de gümrük birliğinin vesilesi ile Türkiye’nin TTIP’ten doğrudan etkileneceği ve de bu anlaşmanın Türkiye gibi AB ile derin bütünleşme içindeki ülkelere de açık bir şekilde kurgulanmasının AB çıkarları açısından da teknik zorunluluğu ve de siyasi önemi hususlarını somut verilerle sunduk. PES yönetim kurulu üyesi partiler bu yaklaşım konusunda hemfikir oldu.

Haftaya: Türkiye açısından stratejik ufuk hakkında görüşler.

0 views

Comments


bottom of page