Hayatın Akışında Güvenilirlik Sınavı
Deneyimli insanlarla sohbetlerimden ve deneyimlerinde güvenin önemine dair bilgeliğin genellikle acı deneyimlerle edinildiği, gereksiz kayıplar sonucu kazanıldığı izlenimini edindim. Bu nedenle insanlar bu deneyim süreci içinden geçerek ilerleyen yaşlarında güvenilir olmanın önemini fark edip buna özel bir önem veriyorlar. Kimi için çok geç oluyor, kimi ise hala bazı fırsatları yakalayıp hayatının geri kalanında toparlayabiliyor.
Hiç kimse hayata başarısız olmak için gelmiyor. Başarımızı ve başarısızlığımızı bizim dışımızda kalan ve değiştirmemiz güç olan bazı etkenler de kuşkusuz etkiler ama bizim belirleyebileceğimiz, kontrolü bizde olanlar kadar değil. Güven de bunların en önemlilerinden. İlk gençlik yıllarından itibaren stajlar, ilk iş, sivil toplum, siyaset ve hatta gönüllülük çalışmalarında karşımıza sayısız sınav ya da fırsat çıkar güvenilirliğimizi ortaya koymamız için.
Maaselef yaşam mücadelesinin ilk yıllarından sonuna kadar insanların kendilerine olan güvenini hak ederek bilançoyu olumlu bitiren insan sayısı yetince fazla değil.
Yaşam, ilişkilerinizi ince ince örme, ördüklerinizi güçlendirirlen yenilerini kurma üzerine gelişiyor. Yıllar ilerledikçe bulunduğumuz mesleksel ve toplumsal konumlardan bağımsız olarak değerimizi belirleyen ve bizi yaşamda bir ileri aşamaya taşıyan en önemli ölçek de, en kolay gözden çıkarılabilen de güven. İlginç örnek hikayeler var.
Nalan üniversitede öğrenciyken çok uğraşarak staja kabul edildiği NBE adlı uluslararası şirketteki stajını kendisine verilen işleri yetersiz bularak, ciddi bir gerekçe sunmaksızın yarıda bırakmıştı. Nasıl olsa gerçek bir iş değil, sadece bir staj diye düşündü. Hem o sadece bir stajyerdi, koskoca şirketin onun yapacağı işe ihtiyacı yoktu. Onun yokluğunu hissetmezlerdi bile. Hem diğer stajyer arkadaşları da ona bunu söylemişlerdi. şirketin onu bir çok aday arasından staja kabul eden yöneticisi Fikri Beyin telefonlarına çıkmadı. En iyisi unutulmasıydı. Fikri Bey iyi bir yönetici olarak bu ansızın yok oluşun sebebini öğrenmek istedi. Acaba staj programında göremedikleri bir sorun mu vardı? Bunu insan kaynakları şirketinde yönetici olan eşi Figen Hanıma da anlatmıştı. Israrlı aramalarından birini bir diğer ofisten yapınca Nalan numarayı tanımayarak yanıt verdi. Öok şaşırmış ve utanmıştı. Sözleri ağzında geveledi genç kız, okuluma odaklanmak istiyorum daha fazla, derslerimden geri kalmamak için bıraktım, kusura bakmayın dedi. Fikri Bey yaptığının ne kadar vahim bir şey olduğunun farkına varması için CEO ile bölüm toplantısının hazırlığında ona verdiği görevi yerine getirmemesinin yarattığı sonuçları ve bunu nasıl düzelttiklerini sakince anlattı. Keşke bunu benimle konuşmuş olsaydın diyerek konuşmayı bitirdi. O konuşmanın bitmesi ile Nalan zaten küçük bir staj olan bu meselenin de yaşamında tamamen kapandığını düşündü.
üniversiteyi bitirdiğinde NBEnin piyasanın büyük şirketlerinden olduğu sektörde iş başvurularına başladı. NBEde hala Fikri Bey varsa oradaki bu nahoş deneyim nedeniyle işe alınmama ihtimalini düşünerek başvuru bile yapmadı. Rakip şirketlere başvurularını yaptı. Aradan geçen süre içinde NBEdeki stajyer arkadaşları başka deneyimler de edinerek onun önüne geçmişlerdi. Nalan işlere tamamen deneyimsiz bir üniversite mezunu olarak başvururken onlar bir üst seviyedeki işlere başvuruyorlardı. şirketler de deneyimsiz mezunların işe alımı için insan kaynakları şirketleri ile çalışmaya yönelmişlerdi. Sektördeki hemen hemen bütün iyi şirketlerle bu hizmet için çalışan insan kaynakları şirketi F&Gnin yöneticisi Figen Hanım ile randevusuna en güzel şekilde giyinip, en sempatik tavrını takınarak gitti. O şirketlerden birinde iş hayatına başlamayı çok istiyordu. Oradan da şirketin belki başka ülkelerdeki bölümlerinde çalışma imkanı yakalayabilirdi. Böylece uluslararası deneyim sahibide olmuş olacaktı. Mülakatlar, yeni mezunların işe alınıp şirketin yatırım yapmasına uygun kişiler olup olmadığına odaklıydı daha çok. Figen Hanım mülakat sırasında karşısındaki genç kızın Fikri Beyin kendisine anlattığı stajı yarıda kesip giden öğrenci olduğunu fark etti. Güvenilirliğini üstü örtülü sorgulayan bir kaç soru sordu. Nalan o şirkette ilk işe giriş için verilecek her görevi layıkıyla yerine getirmek için çalışmayı çok istediğini söylüyordu. Ancak stajı sırasında yaşanan deneyim ise farklı bir şey söylüyordu. Nalan mülakattan umutla ayrıldı. Hiç bir zaman o sektörde bir işe kabul edilmemesini ise bir türlü anlayamadı. Mezuniyetin üzerinden geçen yarı çalışır yarı çalışmayan bir yıldan sonra aynı anda kendisiyle mezun arkadaşlarından daha düşük bir ücret ile çok ilgisini çekmeyen bir sektörde çalışmaya başladı. Öok uğraşarak orta kademeye kadar yükseldi fakat çok istemesine rağmen benzer hataları sürdürdüğü için hiç bir zaman üst düzey yönetici olamadı.
Cemil Niğdeden ilk kez üniversiteyi okumak için ayrılıyordu. Zaten üniversite sınavına hazırlanma süreci bir çok maddi ve manevi güçlük içinde olmuştu. Ankarada üniversitede okurken bir taraftan da çalışıyordu. Küçük işlerde çalışarak başladı. Bir kaç kez bu küçük işlerde parasını alamadığı da oldu. Yılmadan çalışmaya, yeni insanlar tanımaya ve hem üniversitede hem de hayatın içinde öğrenmeye çabalıyordu. üniversitenin son yılında bir rulman şirketinde yarı zamanlı olarak çalışıyordu. şirketteki çalışması, disiplini ile göz doldururken üniversitede de başarıyla eğitimini sürdürüyordu. şirketteki şefi Burçak Hanım şirketin uluslararası alana da açılması için uğraşıyordu. Cemilin şirketteki performansı ve fedakarlıktan kaçınmamasının bir karşılığı olarak Burçak Hanım Cemilin önce Türkiyede iyi bir dil okuluna gitmesi için burs verilmesini üst yönetime önerdi. Cemil bu okulu tamamladıktan sonra hem üniversiteyi hem de şirketteki yarı zamanlı işini zaman zaman ek mesai de yaparak- sürdürdü. şirketin uluslararası açılımına katkı sağlamak için yabancı dil pratiği edinmek üzere şirket onu Maltaya bir ay iş ingilizcesi dil kursuna gönderdi. Döndüğünde şirkette bir terfi de aldı. Tam bu sıralarda Belçikada yerleşik ve dünyanın dört bir yanıyla iş yapan büyük bir rulman şirketi ile ortaklık süreci başladı. Tüm görüşmelerde Cemil de yer aldı. Sürecin yönetiminde de hem güvenilirliğini bir kez daha gösterdi hem de işten anladığını, ona verilen emeklerin boşa gitmediğini. Türkiyedeki şirket bu ortaklık sonucu Belçikadaki şirketin küçük de olsa Londra temas ofisinin başına gönderilecek yönetici olarak onu önerdi. üniversiteden mezun olduğu günlerde Londra ofisinin başına geçmek için vize işlemlerini de yapıyordu. Londrada beş yıl geçirdikten sonra biriktirdiği parayla kendisine yeni bir yatırım yapmak istedi. şirket ile de konuşarak bir yönetim yüksek lisansı ( MBA ) a başvurdu. Öok ünlü bir okuldu ve aynı zamanda da çok pahalı. Biriktirdiği para okul ücretinin tamamını karşılamaya yetmeyecekti ve biraz kredi çekmesi gerekecekti. Oradan alacağı diplomanın sonrasında bir çok kapıyı açacağını biliyordu. Cemil bu ünlü iş okulundan başarıyla mezun oldu ve tanınmış bir danışmanlık şirketinden teklif alarak New Yorka taşındı. şimdi o şirketin üst düzey yöneticilerinden biri ve hayatta sahip olduklarını herşeyden önce güvenilir biri olmasına borçlu olduğunun farkında.
Hayatta hangi alanda olursa olsun başarının sırrı herşeyden önce insan ilişkilerini iğneyle dokur gibi ince ince dokumaktan geçiyor. Dünya kötü ünün de iyi ünün de yayılması için çok küçük ve söylendiği gibi güven bir kez kullanımlıktır.
Comments