Brüksel'de Avrupa İş Dünyası Zirvesi’nin 25. Yılından Çıkan Mesaj: Avrupa'da Değişimin Ayak Sesleri

Avrupa İş Dünyası Zirvesi - EBS’in yirmi beşinci yılı, önceki yıllardan farklı bir hava taşıyordu. Yirmi yıldır EBS’i yakından takip eden ve farklı zamanlarda katılan biri olarak, bu yılki buluşmada daha ayakları yere basan bir ton hissettim. Daha az seremoni, daha fazla aciliyet ve Avrupa’nın gerçek stratejik kısıtlarına çok daha keskin bir odak vardı.

Bu üç günden aklımda kalan başlıklar:

• Rekabet gücü artık jeopolitik bir mesele

Oturumlar sürekli olarak çipler, veri akışları, hesaplama kapasitesi ve enerji güvenliğine döndü. Bunlar artık Avrupa’nın rekabetçiliğinin temel omurgası. Bu değerlendirme, en son Yönetim Kurulu Brifingimizde ele aldığımız Jeopolitik, Teknoloji ve Kurumsal Risk analizleriyle örtüşüyor. Brifingde, siyasi kararların yarı iletken erişiminden bulut bağımlılıklarına kadar her şeyi nasıl şekillendirdiğini vurgulamıştık.

• Düzenlemeler aynı anda hem ölçeklenmeyi hem de güveni desteklemeli

Bu yılki tartışmalar, klasik “yenilik mi düzenleme (yani regülasyon) mu” ikiliğinin ötesine geçti. Liderler, şirketlerin ölçeklenmesine izin veren, ancak Avrupa standartlarını zayıflatmayan daha sade, öngörülebilir çerçevelere ihtiyaç olduğunu dile getirdi.

• Stratejik özerklik söylemden uygulamaya geçiyor

Panellerde savunma kapasitesi, enerji çeşitlendirmesi, maden bağımlılıkları ve dijital altyapı çok daha gerçekçi ve uygulamaya dönük bir bakış açısıyla ele alındı. Soru artık “Avrupa stratejik özerklik peşinde olmalı mı” değil, “nasıl ve ne kadar hızlı”.

• İnsan faktörü belirleyici hale geliyor

Yetenek açığı, demografik değişim, iş gücü dönüşümü ve toplumsal güven artık rekabet gücünün merkezinde. Avrupa’nın uzun vadeli kapasitesi teknoloji kadar insan kaynağına da bağlı.

• Avrupa kritik bir on yıla giriyor

Genel hissiyat çok netti: 2030’lara kadar alınacak kararlar, Avrupa’nın jeopolitik konumunu ve endüstriyel kapasitesini bir nesil boyunca belirleyecek.

Üç gün boyunca iş dünyası, politika ve teknoloji alanlarından liderlerle yapılan görüşmeler tek bir mesajı güçlendirdi:

Avrupa’nın güçlü varlıkları var, ancak bu varlıkların bizi ne kadar ileri taşıyacağını uyum ve uygulama belirleyecek.